Ahh 30 yaş. İnsanların ama genel olarak kadınların korkulu yaşı. Peki ne oluyor bu 30’da? Neden korkuluyor bu kadar? Neden tadına varılamıyor? Vücudumuzda neler değişiyor?
1. Düşen Östrojen Seviyesi
Östrojen, memeli hayvanların dişilerinde üremede önemli rol oynayan bir grup hormondur.. Kilo alımından saç dökülmesine, üremeden kırışıklığa, depresyon halinden libido artışına kadar her şeyde parmağı vardır. Ağlatır, güldürür, süründürür. Benim tavsiyem, 30 yaşın altında kadınlar regl dönemlerinin keyfini çıkarın. Çünkü bu hormonun düşmesi ile beraber adet döngünüzde şu gibi değişiklikler oluyor: Gelsem mi gelmesem mi? Gelsem de ne zaman gelsem? Az mı gelsem çok mu gelsem? Ağrı mı yapsam yoksa habersiz mi davransam? Belirti versem mi yoksa hamile mi kaldım acaba diye mi korkutsam? Evet. Sizi sinir harbine sokuyor.
2. Libido Artışı
Libido, insanın yaşama gücünün ve davranışlarının temelini oluşturan cinsel içgüdü. Freud babamız tarafından ortaya atılmıştır. Ülkemizde genellikle sadece sex ile bağdaştırılır. Ama aslında libido kavramı bir enerjidir ve bir şeyleri gerçekleştirme konusunda içgüdüsel yakıt denebilir. Yakın terimi motivasyondur. Yaşlanma psikolojisine bağlı olarak, östrojen azalmasıyla azalması gereken ama savunma mekanizma sebebiyle 30 yaşından sonra artışa geçer. Libido artışı ile kadının bitmek tükenmek bilmeyen cinsellik ihtiyacı doğar ve buna bağlı olarak hata payı artar. Tabii bazı kadınlar bunu kariyer planlamasından kullanır. Ya da ev hanımlığı. Dediğim gibi libido bir yakıttır. Neye kullandığınız size bağlıdır. Erkekler bu işin mekaniğini bilmese de , olgun diye nitelendirdikleri, 30 yaş üstü kadınlarla birlikte olmak istemelerinin temelini bu oluşturur. Çünkü daha istekli, daha ateşli, daha az alıngan, duygusallıktan daha uzak ve tecrübeli olunan dönemdir. Benim tavsiyem, 30’dan önce eğer imkanınız varsa, bolca ve dikkatli cinsel deneyim yaşamanız. Ki artan libido ile 30’dan sonra sapıtmadan seçici olabilin. Ama şu bir gerçek, 30lu yaşlarınızda cinsellikten aldığınız hazzı, asla 20li yaşlarınızda almıyorsunuz hanımlar 😉
3. Partiler
Bu çok net! 20li yaşlarda makyajla uyuyup eve girmek istemezken, 30dan sonra evden çıkmak istememekle birlikte kişisel bakıma daha çok önem verilir. Ama yanlış. Şimdiki ben 20li yaşlarımda olsam, kişisel bakımıma en üst seviyede dikkat ederdim. Çünkü o dönem yaptığınız her yatırım, sizi 30lu yaşlarınızda krallar gibi yaşatıyor. Buna bağlı olarak daha az paranız gidiyor da diyebilirim.
4. Yaşlanmak
Bu büyük bir handikap. Yaşadığınız şehre ve sosyal statünüze bağlı olarak değişkenlik gösteren narin bir durum. 20li yaşlarda yaşlanma düşüncesi çok korkutucuyken, büyük şehirde kendi ayakları üzerinde duran prezentabl bir iş kadınıysanız 30dan sonra bu korkuyu tamamen atıyorsunuz. Hatta 30a 1 kala bile devam ediyor sonra da bıçak gibi kesiliyor. Benim diyen tonlarca 20likleri cebinizden çıkardığınızı gördüğünüz hem de onlarda olmayan bir çok şeye de sahip olduğunuzu farkettiğiniz anda, önlenemez bir mental yükseliş başlıyor. Hele çocuk yaptıysanız. Gen aktarımı gibi bir kaygınız da yoksa. Benim tavsiyem, 20li yaşlarınızı 30ları düşünerek harcamayın. BİR SÜRE DAHA GERÇEKTEN YAŞLANMAYACAKSINIZ. Tabii ekonomik olarak özgür olamamak veya coğrafya kaynaklı baskılar sizi zorunda bırakıyor olabilir. Çocuk konusunu da 20lerde çok takmayın. Hazır olmayı da beklemeyin. Çocuğa hazır olunmaz. Hazır olmayı beklerseniz asla anne olamazsınız. Tabii bunu tercih de etmeyebilirsiniz. O konu ayrı.
5. İlişkiler
Her türlüsü. Aile, iş, arkadaş, sevgili, eş.. Daha umursamaz, daha ılımlı, daha mantıklı olduğunuz yaşlar. 30lar. Hatta Andy Rooney der ki…
” Yaşım ilerledikçe, 30u aşmış kadınlarla ilgilenmeye başladım. Bunun sebepleri arasında: Bu kadınlar sizi gece yarısı uyandırıp “ne düşünüyorsun?” diye sormaz. Umurunda degildir çünkü. Tvde maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene karşınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir. Kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir. Kim olduğunu, ne olduğunu, ne istediğini ve kimden istediğini bilir. Çok azı, hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser. Çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur. En son ihtiyacı olan şey mız mız, devamlı söylenen, ne istediğini bilmeyen, yapışkan bir aşıktır. Ağırbaşlıdır. Bir operanın ya da pahalı bir restoranda yemeğin ortasında çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur, her bir haltınızı bilirler. Kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde, ona çok yakışır. Daha genç kadınlarda böyle değildir.
Açıksözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Ne kadar gerizekali olduğunuzu bir çırpıda söyleyebilirler.”
Evet, birçok sebepten 30u aşmış kadınları beğeniyor ve takdir ediyoruz. Fakat maalesef bunun tersi doğru değil. Her çekici, akıllı ve bakımlı 30u aşmış kadına karşılık, bir tane de 22 yaşında tezgahtar ya da garson yeni yetme taşralı kızın peşinde kendini gülünç düşüren, sarı pantolonlu ve kel bir göbekli kalıntı vardır. Kadın olmak her yaşta zordur.
[zombify_post]
0 Comments